
İlk gün batımının hemen ardından söylediklerimiz, bir yüzyıl sonra da geçerli olabilirdi ve biz, güneşe boğulmuş bir ilkyaz sabahının ilk saatlerinde, en çalışkan çiftçilerle yarışarak, zamanı değirmenlerimize çuvallar dolusu taşıyabilirdik.
Bunları düşleyemiyorsak eğer,
anlat bana, nedir aşk?
İlk mektuplarımızla birlikte okumayı sökerdik ve ellerimizin tutkusu uğruna en yakıcı özlemleri göze alabilirdik. Sonra geleceği müjdelenmiş yok ülkelerin tapınaklarında beklemek yerine, şimdi ele geçirilmiş bir gecenin saatlerinde eritebilirdik.
Yapamamışsak bunları eğer,
anlat bana, nedir aşk?
Sabahın ilk dalgaları bizi kumsalda bulmayabilirdi ve biz, günah çıkartmak için mavi sığınaklarımızı yeğlerdik. Köpüklü haritalarda yerimizi arayanlar, bir an sonra haritalarını yitirirler, sonradan, çok sonradan söylencelerimizle yetinmek zorunda kalırlardı.
Olmamışsa söylencelerimiz eğer,
anlat bana, nedir aşk?
| Anlat Bana Nedir Aşk, Ahmet Cemal